Kromatografik UV dedektörlerde yaşanılan iki ana sorunu nasıl çözebiliriz ?

Şüphesiz ki kromatografi cihazlarında en çok tercih edilen dedektörler UV dedektörleridir. Bu dedektörler kromatografi kullanımında hassaslık, kolay ulaşım ve kullanım kolaylığı gibi belirgin faydalar sunar. Ancak UV dedektörleri, tüm kullanıcılar tarafından bilinmesi gereken çeşitli sınırlamalara tabidir. Bu yazımda UV dedektörlerinde yaşanan iki problemin nasıl üstesinde gelineceğine dair tavsiyelerime bakın.

Bir meslektaşım bu hafta kayak tatilinden döndü. Yamaçlarda güneşin olduğu belliydi çünkü tamamen güneşten yanmış ve çatlak dudaklarla geldi. İçimdeki normal insan ona daha fazla güneş kremi kullanması gerektiğini söyledi, içimdeki kromatograf ise tüm bu absorbans ile UV dedektörünü patlatacağı konusunda şaka yaptı.

Şaka bir yana, UV dedektörleri flaş kromatografi ve prep kromatografide en sık kullanılan dedektör türüdür. Tüm bu popülerliğe ragmen, UV dedektörlerinin dikkate alınması gereken bazı dezavantajları vardır.

UV Dedektörü nasıl çalışır ?

Bu tür dedektörler, bir çözeltiden geçen bir UV ışık huzmesinin yoğunluğundaki değişikliği ölçer. Işığın absorpsiyonu, çözeltideki moleküllerin konsantrasyonu ile ilgilidir. Matematiksel olarak, bu ilişki Lambert-Beer Yasası ile ifade edilir:

E = Kaybolma [birimsiz]
ε = Kaybolma sabiti [M–1· cm–1]
c = Çözelti konsantrasyonu [mol/l]
d = Işığın çözelti içerisinde ilerlediği yol [cm]

Solventiniz numuneniz ile aynı dalga boyunda UV sinyalini absorbe ederse ne olur ?

Her solventin ve hareketli fazın bir UV absorbans cut off değeri vardır. Bu değerlerin altında solvent ışığı absorbe eder. Eğer solventinizin cut off değeri numunenin absorbans değerinin üzerinde ise bu sizin için problem teşkil eder. Bu durumlarda solventin ve numunenin sinyali birbiri ile çakışır ve size yanlış fraksiyonlama yapar.

Bu durumda kurtulmanın bir diğer çözümü farklı bir solvent kullanmaktır.

Aşağıdaki tabloda 5 yaygın kullanılan solvent ve cut off dalga boyları belirtilmiştir.

[tablo kimliği=5/]

İlgilenilen bileşiklerin absorpsiyon spektrumunu bilmiyor olmanız mümkündür. Bu durumda, aynı anda birden fazla dalga boyunu veya tüm UV spektrumunu kaydedebilen bir diyot array dedektörü (DAD) kullanmak faydalıdır. DAD, her pikin absorpsiyon spektrumunu göstererek saflığı ve bileşik kimliğini doğrulamanın ek faydasını sağlar.

What to do if your compound is not suitable for UV detection

UV dedektörleri seçicidir. Cihaz sadece belirli UV dalga boyu aralıklarında, ( 200-400nm) veya görülebilir aralıkta ölçüm gerçekleştirebilir (400-800nm). Bir çok madde bu aralıklar için uygundur. Tespit yönleminin popüler olmasının bir diğer sebebi de budur. UV tespitine uygun olan bileşikler kromaforik gruba sahiptir. Bunlardan bazıları, aromatik gruplar, iki konjüge çift bağlar, karbonil gruplarıdır.

Eğer numunelerinizin UV aktif olduğundan emin değilseniz belki UV ile birlikte ELSD ( evaporatif ışık saçılım dedektörü) kullanmak sizin için iyi olabilir. Bu iki dedektörün kombinasyonu kromofarik olan veya olmayan tüm bileşiklerin tayinini sizler için gerçekleştirebilir.

Özetle, UV dedektörleri, kolay, güvenilir, uygun fiyatlı, nispeten hassas, numuneye zarar vermeyen ve solvent gradyan uyumlu oldukları için kromatografi sistemlerinde en popüler tespit seçimidir. Ancak kullanıcılar, iyi kromoforik gruplara sahip olmayan bileşiklerden ve UV kesintileri ile sınırlı solventler kullanmaktan kaynaklanan zayıf tepkilere karşı dikkatli olmalıdır. Umarım bu blog yazısında son iki sınırlamanın üstesinden nasıl gelinebileceğine dair fikirler sunmuşumdur.

Görüşmek üzere

The Signature of Bart Denoulet at Bart's Blog